aykırı anlamlar  aradık   durduk ayrılıklarımıza 
kendimizle her vedalastıgımızda 
içimizde kopanlara sarılmaktan baska bir sey degildi yaptıgımız 
olmazı hic olmayacagı istedik hep 
gülebilmek  zor  geldi ..derken 
bir varmısşa  bir  yokmusla baslamadı masallarımız 
hicbir şeyin kerevetine de  cıkamadık  üstelik  , gökten elma  düsse  bizi  bulmazdı zaten 
kimsecikler   yoktu kurtun elinden inandıklarımızı cekip  kurtaracak 
kimseye  "senin tırnakların neden bu kadar uzun ? " diye  sormak aklımıza  bile gelmeyendi 
kurabiyeler pastalar degildi zaten  sepetimize  özene  bözene yerlestirdiklerimiz 
masallarımız  uydurmaydı , biz ise en bastan biliyorduk bizden  pamuk prenses olamayacagını.. 
hic bir masala  ait olamayacak kadar yoktuk  
başkalarının elimize  tutuşturdugu  not kagıtlarında ki veda cümlelerini ezberlemeye calısırken kaybetmeyi  ögrendik nasıl oldugunu bile anlamadan 
kaybettiğimizi gördük hatta !!!
güvenmeme  ögretisi  bittiginde  ayakta  durabilmenin  erdemi falan da degildi  kesfettigimiz ,  güçlü  hic degildik  hele 
yalandı paravanlarımız 
ögrendigimizdi kendimize  arkamızı  dönemeyecegimizi fark ettigimizde sarılısımız 
her şeye ragmen 
...
masallarda anlatılanlara  inat  pamuk prenses dediginin orospu oldugunu bilmek güzel 
paravanlarımızı  aglaya  aglaya  devirmeyi ögrenisimiz gercekti aslında ! 
diyorum ya   bir varmıs bir yokmusla baslamadı ki masallarımız...
                    adrenokortikotropik
agladım..  susturdun
agladım .. yine susturdun
güçsüzdüm, yenilmiştim taştan sandıgım kalelerim kumdan çıkmıştı un ufak olmuştu elimde ... topladın
sonra sustuk,birbirimize baktık .. aynı şey için agladık
kanadık..
senin de ellerin kanıyordu oysa unuttun kendini yaralarımı sardın , kendimi unuttum yaralarını sardım..
ıslandım ( söylemedim ama sen üzülme diye )
korktum sonra kaybetmekten korktum .. yanımdaydın
hayatımı beyaza boyamak istedim , elinde fırça ve boyalarla benden önce ordaydın..
yalan oldu bir şeyler .. sen doğru kaldın
şimdi varsın... iyi ki varsın
                    
    agladım .. yine susturdun
güçsüzdüm, yenilmiştim taştan sandıgım kalelerim kumdan çıkmıştı un ufak olmuştu elimde ... topladın
sonra sustuk,birbirimize baktık .. aynı şey için agladık
kanadık..
senin de ellerin kanıyordu oysa unuttun kendini yaralarımı sardın , kendimi unuttum yaralarını sardım..
ıslandım ( söylemedim ama sen üzülme diye )
korktum sonra kaybetmekten korktum .. yanımdaydın
hayatımı beyaza boyamak istedim , elinde fırça ve boyalarla benden önce ordaydın..
yalan oldu bir şeyler .. sen doğru kaldın
şimdi varsın... iyi ki varsın
kesinlikle sözlüğe laf sokmak niyetinde olmayan yazar.
tanırım kendisini, iyi çocuktur.
                    
    tanırım kendisini, iyi çocuktur.
bütün gece sunumuna yardım etmem için beni esir eden pis öğrenci..rahat bırak beni artık daral geldi muhabbetten..
(bkz: canımmcım cicimcim)
                    
    (bkz: canımmcım cicimcim)
(bkz: acth)
                    
    sözlükteki en gaz bilgiçlerden birisidir böyle sazı eline alıp pata küte cümlelerle adamı döver bi kenara atar giderkende arkasına bakıp hıh diyip saçını savurur.susarken daha güzeldir.  bilmemne hormonudur.çemkirgedir.
                    
    sabah sabah adrenokortikotropik, alım balım adrenokortikotropik, itirazım var adrenokortikotropik, adrenokortikotropik ile a’dan z’ye, adrenokortikotropik sizin sesiniz tadında ev kızımızdır kendisi. houston üzerine dantel örmeye de ba$layacakmı$ tez zamanda. 
sabahlarımızın sultanı.
adrenokortikotropik, halkın sesi!
adrenokortikotropik, ezilmi$in yanında!
adrenokortikotropik, sizden biri!
                    
    sabahlarımızın sultanı.
adrenokortikotropik, halkın sesi!
adrenokortikotropik, ezilmi$in yanında!
adrenokortikotropik, sizden biri!
sözlüğe laf sokacak yapıda biri değildir sana sokar bana sokar  töbe sözlüğe sokmaz.  tanırım kendisini iyi socuktur.
                    
    yine, yeni, yeniden ilk gözağrına dönmüş olmaktan mutlu yazar. 
hoşgeldi diyen herkese içten teşekkürlerini sunar.
                    
    hoşgeldi diyen herkese içten teşekkürlerini sunar.
çok hoş gelmiştir.
                    
    kimler var butonuna tıklayıp görünce sevindiğim, sonra 5.nesil olduğunu görüp noluyoruz lan diye şaşırmama neden olmuş,tekrar pek bi’ hoşgelmiş yazar.
                    
    kendisine uyeligi iade edildikten sonra takriben 28 boyunca entry yazmayan, sonra bir tane entry yazan ki$i.
yazdigi entry $u;
ba$lik: 50 karaktersiz sozluk
entry: (bkz: karaktersiz sozluk)
uyelik iadesi talebinden sonra hic entry yazmayip 28 gun sonra yazdigi ilk entry bu olunca insan du$unuyor "acaba bize bir $ey mi anlatmaya cali$iyor" diye.
                    
    yazdigi entry $u;
ba$lik: 50 karaktersiz sozluk
entry: (bkz: karaktersiz sozluk)
uyelik iadesi talebinden sonra hic entry yazmayip 28 gun sonra yazdigi ilk entry bu olunca insan du$unuyor "acaba bize bir $ey mi anlatmaya cali$iyor" diye.
kendisi yeniden 2. nesil olmu$tur.
                    
    "tekrar hoşgeldin" mumlarını üflemeden sigara yaktığım bilgiçtir.
"yaz çocuğum eskisi gibi" diyorum buradan.
e birde sevindik tabi.
                    
    "yaz çocuğum eskisi gibi" diyorum buradan.
e birde sevindik tabi.
eleştirme noktasına gelip kıyamadığım bilgiçtir. hani tanımam etmem tanışıp muhabbet edememe durumuna gelecek te değilim ayrıca..
                    
    teşekkürü borç bildiğim insan.
bunu iletmek isterim kendisine son kez;
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun hatalarim
ovunmem bu yuzden
bu yuzden kendimi ozel onemli zanettmem
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun sacmalamam
yenilmem bu yuzden
bu yuzden hala kendime guvensizligim
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun korkularim
gururum bu yuzden
bu yuzden cocuk gibi korunmasizligim
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden sonsuz endisem
savunmam bu yuzden
bu yuzden bir kucuk iz birakmak icin didinmem
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
                    
    bunu iletmek isterim kendisine son kez;
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun hatalarim
ovunmem bu yuzden
bu yuzden kendimi ozel onemli zanettmem
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun sacmalamam
yenilmem bu yuzden
bu yuzden hala kendime guvensizligim
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun korkularim
gururum bu yuzden
bu yuzden cocuk gibi korunmasizligim
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden sonsuz endisem
savunmam bu yuzden
bu yuzden bir kucuk iz birakmak icin didinmem
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
ne zaman tanıstık ki seninle ? 
sezen aksu çalıyordu ama sanki kulaklarımda inceden "küçüğüm " fısıltılarıyla
...
elimizde oyuncak zaferler var mıydı o zamanlar da , yeni mi edindik ?
korkar mıydık kocaman karanlıklardan ? büyümeye yüz tutunca mı ögrendik korkuyu , kaybetmeyi ?
oynadıgımız gemileri yakmayı,yanık izlerine tuz basmayı sonradan mı ögrendik ? nasıl kesiştirdik hem sonra ayrı yanaklardan süzülen göz yaslarını aynı noktada ? ikimize de ögretilmesine ragmen nasıl beceremedik birbirimize sahte olmayı ?
peki kilometrelerce uzaktayken nasıl becerdik aynı sogukta üşümeyi, aynı montun içine sıgabilmeyi ?
nerden bildi benim ya da senin parmagında ki kesigin ne kadar acıdıgını bir digerimiz ? aynı şeye bakıp aynı cümleleri aynı anda kurmayı kim ögretti bize ?
nasıl becerebildin hem her sendeledigimde koluma yapışıp bana tekrar koşmayı sevdirmeyi ?
nasıl becerdim o kadar maglupken kalkıp tekrar koşabilmeyi ?
..
ve iyi ki yaktık gemilerimizi , devirdik kalelerimizi ,koştuk seninle , kilometrelerce uzaktan da olsa yarıştık aynı merdivenlerde ve iyi ki her merdiven bitiminde kaldık berabere
                    
    sezen aksu çalıyordu ama sanki kulaklarımda inceden "küçüğüm " fısıltılarıyla
...
elimizde oyuncak zaferler var mıydı o zamanlar da , yeni mi edindik ?
korkar mıydık kocaman karanlıklardan ? büyümeye yüz tutunca mı ögrendik korkuyu , kaybetmeyi ?
oynadıgımız gemileri yakmayı,yanık izlerine tuz basmayı sonradan mı ögrendik ? nasıl kesiştirdik hem sonra ayrı yanaklardan süzülen göz yaslarını aynı noktada ? ikimize de ögretilmesine ragmen nasıl beceremedik birbirimize sahte olmayı ?
peki kilometrelerce uzaktayken nasıl becerdik aynı sogukta üşümeyi, aynı montun içine sıgabilmeyi ?
nerden bildi benim ya da senin parmagında ki kesigin ne kadar acıdıgını bir digerimiz ? aynı şeye bakıp aynı cümleleri aynı anda kurmayı kim ögretti bize ?
nasıl becerebildin hem her sendeledigimde koluma yapışıp bana tekrar koşmayı sevdirmeyi ?
nasıl becerdim o kadar maglupken kalkıp tekrar koşabilmeyi ?
..
ve iyi ki yaktık gemilerimizi , devirdik kalelerimizi ,koştuk seninle , kilometrelerce uzaktan da olsa yarıştık aynı merdivenlerde ve iyi ki her merdiven bitiminde kaldık berabere
.. hep acılar büyüttük biz ,enkazlardan  cıktık ..
kendi gözlerimizi bagladık ucurum diplerinde ..düştük !
cogu zaman baskalarının dizlerine hasret koyduk basımızı kendi dizlerimize doya doya agladık.. kendimiz düstük diye kendimiz sustuk !
biz de biliyorduk ömür boyu kendimizin gardiyanı olamayacagımızı
yaralarımızı kanatırken tekrar tekrar her acının bir digerinin sureti oldugunu gördük
tuttugumuz ellerin aslında hep çamurlu oldugunu
sonra her ölenle aglattık gözlerimizi ellerimizde kalan camur izlerini saclarımıza ,yüzümüze süre süre ..
biz kaldırırdık bu kadar acıyı da saclarımızda cocukluktan kalma rengarenk tokaları unuttuk
içimizde ki cocuga sarılmaya döndük , incittik ve sonunda onu da büyüttük !
şimdi ;
madem ki öldüyse artık deniz
inatla maviye boyamamıza ragmen ölüyorsa gökyüzü
evet .. kanıtlayabiliriz artık öldügümüzü..
                    
    kendi gözlerimizi bagladık ucurum diplerinde ..düştük !
cogu zaman baskalarının dizlerine hasret koyduk basımızı kendi dizlerimize doya doya agladık.. kendimiz düstük diye kendimiz sustuk !
biz de biliyorduk ömür boyu kendimizin gardiyanı olamayacagımızı
yaralarımızı kanatırken tekrar tekrar her acının bir digerinin sureti oldugunu gördük
tuttugumuz ellerin aslında hep çamurlu oldugunu
sonra her ölenle aglattık gözlerimizi ellerimizde kalan camur izlerini saclarımıza ,yüzümüze süre süre ..
biz kaldırırdık bu kadar acıyı da saclarımızda cocukluktan kalma rengarenk tokaları unuttuk
içimizde ki cocuga sarılmaya döndük , incittik ve sonunda onu da büyüttük !
şimdi ;
madem ki öldüyse artık deniz
inatla maviye boyamamıza ragmen ölüyorsa gökyüzü
evet .. kanıtlayabiliriz artık öldügümüzü..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
