senden önce bir rum papazdım 
sakallarıyla bir eski korudan 
meryem dağlarını ünledim miydi 
keçiler şaşırırdı yolunu 
allah için ben insan değildim 
ellerin olmasa okşamasaydın beni 
kim diye bakardın bu kara bulut 
cehennemin ucundan gölgesi 
kendi elinle kazdığın kuyuya 
aşk ufacık bir taş atmaktır 
gürültüsü büyüyünce sessizliğin 
marifet yosunlar gibi susmaktır 
fıkara bir midyeden başlayan deniz 
nasıl da büyüdü mavi oldu 
oturmuş yere hanım hanımcık 
ölümün ayaklarını yıkıyor 
güneş batarken getirdiğin çay 
marmaradan daha yavaş soğurdu 
göz göze geldikçe düşünürdüm de 
hep akşamla boyasınlar sandalları 
biz uslu sevgilerin türbesiydik 
her gece uyanan mezar taşlarıyla 
öyle çoğalırdı ki tavşanlarımız 
yaşayan kalmayacaktı nerdeyse 
.
 
can yücel 
 
                    
                    
                    neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?